Yazar Rumuzu: çocuk0103
Eser Sıra Numarası: 27022024eser16
HEYBEMDE KALANLAR
Liseli olmanın; anlam ve önemini (!) ‘liseli olmak’
tanımlaması, meselesinden ziyade liseli olunan yaş grubundan aldığını
düşünüyorum. 15-18 yaş aralığı kendimizi, çevremizi, insanları, becerilerimizi,
isteklerimizi, hayatımızın nasıl olmasını istediğimizi ve daha birçok şeyi
anlamaya çalıştığımız ya da anlamak durumunda kaldığımız ve bunların yanında
yaşanılan sorgulamalar, bocalamalarla dolu yer yer kaoslu bir aralık. Bütün
bunların liseli olduğumuz aralıkta yaşanıyor olması bunlara lisenin, bunların
liseye etkisinin olması demek oluyor elbette.
Ben de sanırım lise öğreniminin bana, yaşamıma dair
kazandırdıklarına liseli olduğum zamanki yaşam rutinimin bana deneyimlettikleri
ve o rutinin getirisi olarak yaşadıklarım olarak cevap veririm.
Sanıyorum iyisiyle kötüsüyle yaşadıklarımız, hayatımızı bir
hikayeye dönüştürdükleri, o zamanın kurgusunu ilerlettikleri ve kurgunun
devamına zemin oldukları için işlevlerinin mevcudiyetinden bağımsız olarak her
daim kazanımdır. Ben de; benim hayatımda liseli olmak, liseli yaş grubunda
olmak hangi kazanımlara denk geldi onlardan bahsetmek isterim.
Sanırım okul ve ev konumum dolayısıyla eğitim hayatımın ilk deneyimi
servis kullanmaktı. Servis kullanmayı; geç kalmamayı öğrenmek, bırakılıp
gidildiğinde yaşanan kriz anını yönetebilmek ya da öfke patlaması yaşamak,
servisteki küçük çocuklara sessiz olmaları için kızmakla sıkıldıklarını anlayıp
seslerine tahammül etmek arasında ikilemde kalmak, servisle ilgili yaşanılan
problemleri öfkeyle ama gülerek arkadaşlarına anlatmak, aynı serviste olduğun
için normalde tanışmayacağın biriyle sohbete etmek, uyku sürene yol süreni de
ekleyebilmek, okula vardığında yeni uyanmış olmak ve saniyeler içinde gözünü
açıp, ayılıp servisten inmeyi başarabilmek, yolda müzik dinlemek, kulaklıkların
ses geçirmeme özelliğini test edecek bir alanının olması, yolda müzik dinlerken
hayat enerjini geri kazanıp eve gidip ders çalışman gerekmesi gerçeğiyle
karşılaşınca yolda kazandığının yarısını kaybetmek ve yolun ne kadar zaman
aldığını fark edip durdukça hayatının geri kalanında evine yakın yerlerde
işlerini hallediyor olabilmek talebiyle dolup taşmak bakımından kazanımdan
sayıyorum.
Liseyle ilgili durumlarla devam edersek; geç kalmanın en
önemli şeylerden birine dönüşmesi oysa hayatın içinde bazen önemli bazen tolere
edilebilir bir şey olmasını, telefonların toplanıyor olması ve sizin
telefonlarınızın yine sizin ulaşımınızda olmaması için kilitli kutulara koyulmasını
-sanıyorum başka hiçbir yer veya konumda kendi eşyalarımızın bizim
kullanımımızda olmaması adına toplanmasıyla ilgili çaba sarf edildiğini
deneyimleyemeyiz- Ya da çanta ve dolap gibi sizin olan alanların bir anda
aranabilir olmasını ve bunun ‘mahremiyet ihlali’ kapsamında değil o günün olayı
kapsamında bir eğlence ya da kriz malzemesi olmasını, bir şeyi yetiştirmek için
sabahlayıp iki saatlik uykuyla okula gidebilmeyi ve bunu yapabildiğin için
kendini başarılı hissetmeyi söyleyebilirim.
Liseyle ilgili hoş şeylerden biri küçükken gördüğün ve sana
kocaman gelen o liselilerden olmak ve ne kadar da küçücük hissettirdiğini
tatmak. Sanırım bulunduğumuz yaşla ilgili temel hislerden biri: hayatta küçücük
olmak ve gittikçe küçülecek şeyler yaşıyor olmak
Güzel şeylerden biri de aklımızın ermesi ama yetişkin
olmamamız hali. Böylece her şeyi yorumlayabiliyor fütursuzca eleştirebiliyor
ama temel karar mercii ya da asıl çözüm bulacak kişi olmuyoruz.
Sorumluluksuzluk diyebiliriz belki de buna, hoş sorumluluksuz olduğumuzu
söyleyerek haksızlık etmek, yorucu ve sıkıcı gündemlerimizin varlığını yok
saymak istemem. Sonuçta ülkece pedagojik hiçbir yanı olmadığı konusunda
mutabakat sağladığımız canımız eğitim sistemimizin bir parçası olmanın
gerekliliklerini yerine getirmeye çalışmak gibi ve bunu yaparken en başta
saydığım deneyim, sorgulama ve bocalama süreçlerini de yaşayıp sorumluluklar ve
ruh halini birbirini etkilemeyen -nasıl olacaksa o- iki ayrı kategori olarak
tutmamız gerekmesi hatırı sayılır bir çaba.
Çokça sıkıcı ve klişe olan eğitim sistemi muhabbetini bir
kenara bırakıp lisenin yer yer keyifli yer yer orta halli olan yanına dönecek
olursak söyleyebileceğim şeylerden biri de: bize bu yaş grubundan arkadaşlar
sunması olur sanırım. Gerçi bu bir dert mi kazanım mı emin değilim, düşününce
yok sosyal anksiyete yok özgüven problemi, arkadaş gruplarında yaşanan krizler
falan derken bu kategori lise kısmı için daha ziyade dert yuvası gibi ama iyi
yanından bakmaya çalışacak olursak seninle benzer gündemleri olan birlikte yer
yer saçmalayabileceğin insanlarla tanışma fırsatı, insanın ihtiyaçları
kapsamında saydığımız sosyalliğin karşılanabilmesi ve insan ilişkileri
noktasında tecrübelenmek olarak ele alabiliriz bu kategoriyi sanırım.
İnsanlardan bahsetmişken çevreyi izleyebilmekten de
bahsedebiliriz sanırım; bazen kavga eden insanlara bakıp ‘bunlar neyi
paylaşamıyorlar’ düşüncesiyle yaşlı hissetmek bazen sırada kaynak yapan birini
görüp önüne geçtiği insanları salak mı sandığını düşünmek ya da deneme çıkışı,
yazılıya giriş tenefüsü gibi anlarda kattaki kaotik ve gürültü hali fark edip
kendini iki dakikalığına filmin, karakterin görüşünün bulanıklaşıp etraftaki
sesleri uğultu olarak duymaya başladığı sahnesinde hissetmek…
Okulun çevresini turlayarak -aynı yeri dönüp durarak-
yürüyüş yapmak ve bomboş sohbetler döndürebilmek bazen yapman gerekenlerin
ortak gündem olmasının rahatlığını fark etmek bazen de hayatınla ilgili birden
fazla insanın söz söylemesinin bunaltmışlığıyla şafak saymak öylesine bir konu
üstüne cümlelerce tartışabilmek ve muhatap bulma ihtimalinin olması, bazen de
yapmak istediklerine ve kendine zaman açmaya çalıştığın bir rutinin sürmesi ve
senin o rutinde yer edinebilmek bir şekilde sürdürebilmek için çokça uğraşman…
Sanıyorum benim için böyle his ve meselelerin toplamı olarak
ele alınabilir “lisenin kazanımları” her ne kadar bazen hayatımızın herhangi
bir dört senesi, kazanımsal bir yanı yok diye düşünsem de bu dört senenin benim
heybeme bıraktıkları küçüklü büyüklü yaşananlarıyla hissettirdikleri ve
düşündürdükleri oldu çoğu zaman yaşanılanlardan çoğumuza kalanın bunlar olması gibi.