Konusu:

“Kişisel gözlem ve deneyimleriniz ışığında, lise öğreniminin size ilerideki yaşamınız için kazandırdıkları hakkında ne düşünüyorsunuz?”

 

Yazar Rumuzu: kirpi1923

 Eser Sıra Numarası: 13022024eser01



                                                   PENCEREMİN ÖNÜNDEKİ KARA BULUTLAR  


  İnsan doğduğu andan itibaren sorgulamaya başlar. Kimi zaman hayatı kimi zaman da kendini. Henüz bebekken bile çevresini meraklı gözlerle izler; tanımaya, anlamaya çalışır. Bunun nedeni bizlerin doğduğu zaman hiçbir şey bilmemesidir bana kalırsa. Çünkü ben bazı filozofların şiddetle savunduğunun aksine insanın bilgilere doğuştan sahip olup sonradan hatırladığına inanmıyorum. Tam tersine dünyaya geldiğimiz anda hepimizin hem hayatının hem de beyninin tertemiz, ressamı tarafından doldurulmayı bekleyen bir sayfa gibi olduğunu düşünüyorum.  Hayattaki amacımız da bu değil mi zaten? Kendi sayfamızı doldurmak. Hiçbir zaman yaptıklarımızla yetinmeyip daha fazlasını, daha iyisini istemek; merak etmek. Doğduğumuz andan itibaren sorgulamaya, merak etmeye başlamıyor muyuz? Onların cevaplarıyla bir yol çiziyoruz. Ya da bir diğer deyişle hayata bakış açımızı oluşturuyoruz. Buna ilk başladığımız yer herkesin bildiği gibi aile oluyor. Onlardan öğreniyoruz ilkleri. Sevgiyi, saygıyı, ahlakı…  Fakat asla bununla sınırlı kalmıyor, okul hayatıyla birlikte kendimize yeni yollar keşfediyoruz hatta çiziyoruz. Bunu yapmaya çalıştığımız yer lise oluyor genellikle. Gençliğe ilk adımımızı attığımız, kısmen özgürleştiğimiz; kalemi elimize alıp hem hayatımızı hem de sayfamızı renklendirmeye başladığımız ve kendimizi tanıdığımız daha doğrusu tanımaya çalıştığımız yer. 

   Ben hayatta en önemli şeyin insanın kendini iyi tanıması ve bunun doğrultusunda geliştirmesi olduğunu düşünüyorum. Kendimizi tanımamız için bir bakış açısına sahip olmalıyız elbette. Buna sahip olmak için de önce edebiyatı, sanatı, felsefeyi bilmek gerekir. Çünkü bunlar olmadan biz aslında yaşamış olmayız. Sadece lalettayin bir şekilde hayatta kalırız. Bunları öğrenmeli ama alelade bir şekilde değil, en temelden başlamalı. Bu temeli atmada da bizlere öğretmenlerimiz yardımcı olur. En azından bende öyle oldu. Gerek Türk edebiyatından gerekse Dünya edebiyatından pek çok şairle, yazarla tanıştırdılar beni. Hiç bilmediğim operaya, tiyatroya ilgi duymamı sağladılar. Ne zaman hayatı ya da insanı sorgulamaya başlasam “Senin sorunun cevabı bu felsefecide.” diyerek yönlendirdiler. Hayata baktığım pencereyi genişlettiler, içinde bulunduğum karanlığı yani beynimi aydınlattılar. 

   Lise öğrenimim sadece öğretmenlerimin bana yol göstermesiyle sınırlı kalmadı tabii ki. Genişleyen arkadaş çevremle insanları tanıdım yakından, daha yakından. Farklı arkadaşlarımdan farklı hayatlar, fikirler duydum; öğrendim. Bana mantıklı geleni aldım, daha da genişlettim penceremi.  Ne kadar insan varsa o kadar fikir olabileceğini kazıdım beynime. 

   Okulumdan mezun olan insanlarla tanıştım, konuştum, dinledim onları. Bir zamanlar benim yerimde olan kişilerden bilgi edindim biraz da hayat hakkında. Zorluklarıyla, güzellikleriyle anlattılar yaşadıklarını, muhtemelen yaşayacaklarımı. Başarılarıyla yol gösterdiler, dedikleriyle her zaman yanımızda olduklarını hissettirdiler. Meslek seçimi konusunda kafam oldukça karışıkken yaptıkları konuşmalarla, anlattıkları anılarla penceremin önünü kapatan kara bulutları biraz olsun dağıttılar. 

   Okul kuralları bana bir şeyleri anımsattı. Okulun kılık kıyafet kuralları, giymemiz zorunlu olan okul üniformaları iş hayatındaki kuralları; arkadaşlarımla yaptığım proje çalışmaları ilerde yapmak zorunda olacağım ekip çalışmalarını…  Anladım ki okulda uymak zorunda olduğumuz kurallar aslında iş hayatına bir hazırlık, prova. Bu açıdan bakınca lise hayatımın tümünün beni gerçek hayata hazırladığını gördüm. 

   Öğretmenlerimin önerileriyle tanıştığım; artık sıkı arkadaşlarım olan kültür, sanat ve edebiyat hayata bakış açımı etkileyerek karakterimi oluşturmamda; okul kuralları acımasız iş hayatında daha dayanıklı olmama, tanıştığım geniş çevre ise insan psikolojisini ve davranışlarını analiz ederek onları tanımama yardımcı olacak, oluyor da. 

   O tertemiz sayfamın kültürle, sanatla, tecrübeyle renklenmesini; hayatı ve insanı daha iyi anlayarak gerçek ve acımasız hayata daha emin adımla girmemi sağladı lise öğrenimim. Penceremin önündeki kara bulutları dağıtarak, penceremi genişleterek önüme muazzam bir manzara sundu. Renklendirmeye başladığım sayfama nasıl devam edeceğimi bilerek ve bir provadan geçmiş olarak adım atacağım acımasız dünyaya; lise hayatımın bana kazandırdığı en büyük şey olan geniş penceremden bakarak.  

   Penceremi genişletmeye de devam edeceğim dört yıllık eğitimimden öğrendiklerimle. Benim bu dört yılda öğrendiğim en önemli şey bir insanın asla “Ben oldum.” diyemeyeceği; her zaman daha ileriye, daha emin adımlarla yürüyebileceğidir.  Çünkü ben sadece fizik formülleri öğrenip harita ezberleyerek mezun olmuyorum. Kendi sayfalarıma sanat eserleri çizebilecek bir ressamım artık…             



önceki eser / sonraki eser